Son dönemde İstanbul'un siyasi atmosferini etkileyen önemli bir gelişme yaşandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun afişlerine yasak getirdi. Bu durum, yerel yönetimlerden siyasi partilere kadar geniş bir kesimde şok etkisi yarattı. İmamoğlu'nun afişleri, 2023 seçim süreçlerinde ve belirli etkinliklerde sıkça kullanılmakta, İstanbul’un her köşesinde Boyları boydan boya kaplayan bu görsellerle halkla buluşuyordu.
Yasak kararının gerekçesi, "genel ahlak ve kamu düzeninin korunması" şeklinde ifade ediliyor. Başsavcılık, afişlerin yerel yönetim çalışmalarını etkilemesi ve belirli bir siyasi mesaj vermesini, devletin tarafsızlığı gereği kabul edilemeyecek bir durum olarak değerlendiriyor. İmamoğlu'nun destekçileri ise bu yasakları anti-demokratik bir engelleme olarak değerlendirmiş ve eleştirilerine hız kesmeden devam etmektedir. Bu yasak kararının arka planında, siyasi çekişmelerin etkili olduğu görüşleri hakimdir. Birçok analist, yasakların, siyasi yasaklamaların ve sansürün yükselen bir trend haline geldiğini dile getiriyor.
Ekrem İmamoğlu ve ekibine yönelik artan tepkilerin başında, bu tarz yasakların yalnızca kendilerine karşı değil, aynı zamanda seçmen iradesine yapılan bir müdahale olduğu yönündeki yorumlar gelmektedir. İmamoğlu'nun sosyal medya hesaplarından da duruma karşı çıkan açıklamalar gelirken, bu durumun bir ayaklanmaya neden olabileceği düşünülüyor. Destekçileri, sosyal medyada #İmamoğluYalnızDeğildir etiketiyle kampanyalar başlatarak İmamoğlu’nun yanlarında olduğunu vurguladılar.
Bu süreçte, birçok siyasetçi ve basın organı da duruma kayıtsız kalmadı. Hükümete yakın medya organları, yasak kararını desteklerken, muhalefet kanadı ise bunun demokrasi ve özgürlükler açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu belirtiyor. İstanbul'un tecrübeli siyasilerinden bazıları, bu durumun önümüzdeki günlerde nasıl bir etki yaratacağı konusunda endişelerini dile getirirken, diğerleri ise bu yasakların daha geniş halk kitleleri tarafından tanınmasına ve desteklenmesine yol açabileceğinden bahsediyor.
Başsavcılığın bu kararı, İstanbul'un her yerindeki yerel etkinliklerde, siyasi mitinglerde ve kampanya sürelerinde büyük bir engel oluşturabilir. Ayrıca, bu durum, İmamoğlu’nun ve destekçilerinin seçim kampanyalarının tonunu da değiştirebilir; insanlar, bu yasakların uygulama şekli konusunda daha fazla bilgi edinme arayışına gireceklerdir.
Yasağın getirilmesinin ardından, İmamoğlu'nun partisi olan CHP, bu durumu eleştiren resmi bir basın toplantısı düzenledi. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, bu tür yasakların demokratik bir toplumda yeri olamayacağını vurgulayarak, "Amacımız halkın iradesini yok saymadan, her sesin duyulmasını sağlamaktır" dedi. İmamoğlu, yasakları fırsata çevirerek, destekçileriyle daha etkili bir iletişim kurmayı planladığını, sosyal medya platformları ve diğer dijital mecralar üzerinden daha etkin bir kampanya yürütme kararı aldığını açıkladı.
Son olarak, İstanbul Başsavcılığı’nın yasak kararlarının, seçmenlerin siyasi algılarına ve davranışlarına nasıl etki edeceği konusunda araştırmalar ve anketler yapılması bekleniyor. Gelişmeler, İstanbul’un siyasi arenasında yankı bulmaya devam edecek gibi görünüyor. Halkın nabzını tutmak ve demokrasiye olan inancı tazelemek adına atılacak adımlar, önümüzdeki süreçte büyük bir önem arz ediyor.